Bu yılın sonunda dünyaya gelmesini beklediğimiz yeğenim için neler hazırlasam diye düşünür iken, bu ayın Burda Dergisinde bebek giysisi kalıplarını görmem gerçekten büyük sürprizdi.
Bir tablo hayal edin. Sanat eseri. Miras. Size ait. Tuvali, Türkiye coğrafyası. Boyası, şehit kanı, alın teri. Her sabah uyanıyorsunuz. Gururla seyrediyorsunuz. Ama, birileri her sabah sizden önce uyanıp o tablonun başına geçiyor ve orasına burasına minik minik fırça darbeleri atıyor. Her sabah bir minik fırça darbesi. Usta işi. Küçük küçük değişiyor tablo. Aniden değil. Milim milim. Alıştıra alıştıra. Yedire yedire. Aradan yıllar geçiyor. Tablo, o tablo olmaktan çıkmış! Komple değişmiş. Dedim ya, kanıksamışsınız. Bakıyorsunuz bakıyorsunuz... Tablo, hâlâ aynı tablo zannediyorsunuz. Peki ne yapılabilir? Fark, nasıl fark edilebilir? Orijinalin aslında ne kadar değiştiği... Ne hale getirildiği... İlk bakışta nasıl anlaşılabilir? Tek çare var. Kıyas. Tablonun ilk haliyle... Son halini yan yana koymalı.